Tuesday, July 21, 2009

Canli Bir Tanik, Araz Zeyniyev: Bunlar İkiyüzlü Değil, Bin Yüzlü Kristallerdir

Bu yazı BirGün gazetesinde "Türkiye Siyasetinde Fethullah Gülen Gerçeği" dizisi kapsamından yayınlanmıştır.

Nurcular, topluluk olarak, duruma göre davranma anlayışını ahlaksızlık olarak görmez. Bu, amaca ulaşmak için izlenmesi gereken bir yoldur. Kişisel ilişkilerde Nurcular, çok cana yakın, açık insanlardır, ancak Nurcu olmayan insanlara karşı ihtiyatlı davranırlar

Araz Zeyniyev, Azerbaycan’da Gülen Cemaati içerisine girmek zorunda kalmış bir kişi. şu an kendisi Hollanda’nın Groningen Üniversitesi’nde Moleküler Mikrobiyoloji dalında araştırma görevlisi olarak çalışıyor. Nurcularla birlikte yaşadığı dönemden gazetemize bir kesit sunan Zeyniyev, isminin açıklanmasında bir sorun görmedi. Kendi ismini saklasa da isterlerse onu her şekilde bulabileceklerini düşünüyor.

»Cemaatle ne zaman ve ne vesileyle tanıştınız?
1993’te Nahcivan, Azerbaycan’da açtıkları Özel Türk Kolejinde okumak için sınavlara girdim. Böylece kendilerini ‘hizmet’ diye isimlendiren nurcularla tanıştım. Kendilerini ‘nurcu’ diye anmayı tercih ederim.

»Cemaatle ilişkiniz kaç yıl sürdü?
Yaklaşık 4 sene sürdü…

»Işık evlerine gittiniz mi?
Nurcular kendileri bu evleri ‘ışık evleri’ değil, ‘hizmet evleri’ diye anarlar. Evet, bu evleri çok gördüm ve kesintisiz olarak yarım yıl gibi bir süre yaşadım. Hizmet evleri dışında ana mekânları okul yurtlarıdır. Ben daha çok bu yurtlarda kaldım.

»Nasıl bir örgütlenme stratejisi izliyorlardı?
Her evde bir ‘abi’ vardır. Bu abiler de mahalledeki ‘bölge imam’larına hesap verirler. İmamların üstünde daha ‘büyük abiler’ dedikleri insanlar vardır. Bu insanlar genellikle yerli esnaftır. Bu insanlar maddi destekte bulunurlar. Daha yukarısını çok bilmiyorum. En başta malum insan var tabii. Okullarda da örgütlenme benzerdir. Yurtlarda ‘belletmen’ denen ‘abi’ler vardır.

»Cemaat içinde ve dışında tarzları farklı mıydı?
Ben Nur cemaatini topluluk olarak şöyle tanımlarım: İkiyüzlü değil bin yüzlü kristaller. Ve bu duruma göre davranma anlayışını topluluk olarak ahlaksızlık olarak görmezler. Bu amaca ulaşmak için izlenmesi gereken bir yoldur. Kişisel ilişkilerde nurcularla çok cana yakın, açık insanlardır. Ama nurcu olmayan insanlarla çok ihtiyatlı davranırlar.

»Siyasi partilerle ilişkileri var mıydı?
O zamanlar belirli bir partiye organik bağları olduğunu izlenimi edinmemiştim. Ancak şöyle bir genelleme yapmak mümkündür. Nurcular sağ, milliyetçi, tutucu parti sempatizanlarıdır. Siyasi anlayışları pasiflik olduğu için organik bağdan kaçınırlar. Öte yandan AKP’nin çıkışı ile birlikte bu partiyle güçlü bağları olduğunu kimseye sır olmadığını düşünüyorum.

»O evlerden yetişen gençler için iş imkânı, kariyer planı gibi olanaklar var mıydı?
Nurcular için en büyük ‘sevap’, iyi bir Nurcuya iş imkânı sağlamaya çalışmaktır. Dershane, okul, üniversite, yurtlarında çalışanlar büyük çoğunlukla iyi Nurculardır. Mesleki yetenekleri çok önemli değildir. İyi bir nurcu olması en önemli kriterdir. Onların deyimi ile ‘mübarek insan’ olması önemlidir.

»Maddi kaynakları neydi? Öğrenci cemaati içinde ekonomi nasıl sağlanıyordu?
Önce de belirttiğim gibi ana kaynağın geleneksel tutucu, dindar dünya görüşüne sahip esnaf olduğunu düşünüyorum. Ama büyük kaynak sağlayan çok büyük iş adamları da var. Bir de para toplama toplantıları vardır Nurcuların. Olimpiyatlara katılan, başarılı öğrenci adıyla beni lisedeyken böyle bir toplantıya götürmüşlerdi. İlk önce uzun uzun Nurcuların yaptığı hizmetlerin ne kadar kutsal olduğundan dem vurulur, sonra da bahşişler toplanır. Evinin, pahalı arabasının anahtarını verenlerin hikâyesini duydum.

»Özellikle üniversite seçiminde seçtikleri bir okul var mı?
Özel bir üniversite seçip oraya toplanmak istediklerini zannetmiyorum. Amaçları en iyi üniversitelere gitmektir. ODTÜ, Bilkent, Boğaziçi bu durumda gözdeleri olmakta… Ama Bilkent’te çok Nurcu olduğu anlatılır. Onun için Bilkent’in isminin Nurkent olarak değiştirmek gerektiği esprileri yapılır.

»Daha sonra cemaatle bağlarınızı niye kopardınız?
Hayat felsefeme, dünya görüşüme tamamen ters olduğu için. Ben Nurcuların içine iyi eğitim amacıyla girmiştim. Sovyetler Birliği ile Azerbaycan`ın çöken eğitim sisteme çok iyi bir alternatifi olarak görülüyordu. Hem Türkiye’den gelen nerdeyse aynı dili konuştuğumuz insanlardı bunlar. Ama kısa bir zaman sonra amaçlarının eğitimden çok dini, özelinde Nurculuğu yaymak olduğunu gördük. Eğitim sadece bir kamuflajdır. Daha sonra ücretsiz eğitim olanağı sağladıkları için içlerinde kalmak durumunda kaldım. Yaklaşık birinci seneden sonra buranın benim için iyi bir yer olmadığını düşünmeye başlamıştım, ama maddi olanaksızlıklar dolayısıyla nurcuların içinde kalmaya zorlamıştım.

»şimdi o geçmişinize dair neler hissediyorsunuz?
Hayatımın boşa geçirilmiş anlamsız yıllarından öte değil. Oysa çok güzel, içten insanlar da tanıdım.

»Anlatmak istediğiniz özel bir anınız, paylaşmak istedikleriniz varsa anlatır mısınız?
Biyoloji olimpiyatlarına katılmak için 3-4 kişilik bir grupla biyoloji öğretmenimizin gözetimi altında sınavlara çalışıyorduk. Bir gün öğretmen şöyle bir soru sordu, ‘Evrim hakkında ne düşünüyorsunuz.’ Biz de hepimiz bir ağızdan telaşla ‘Hocam, öğreniyoruz ama inanmıyoruz’ cevabını vermiştik. Bu genel olarak Nurcu düşünce tarzını yansıtır. Başarılı olmak adına prensiplerinden çok kolayca vazgeçebilirler. Başka türlü görünmekte pek bir sorun yoktur.

4 comments:

Fatih YILMAZ said...

Bugünkü çabaladığın ve bulunduğun o güzel konumlarda olmana sebeb o kötülediğin abiler olmasın Araz abi.Azeri kardeşlerimiz pek nankör değildir ama....

Araz Zeyniyev said...

Varsayalım ki, "mübarek", saf bir anadolu çocuğu eskaza düşmüş hristyan misyoner topluluğuna. Yedirmişler, içirmişler, altını kuru tutmuşlar, eksiğim var dedirtmemişler. Sonra bu saf çocuk biraz akıllı çıkmış demiş ki, yav bunların konuştuğu safsata. Olurmu, en hak din islamdır. ben dönüyorum müslümanlığa. noldu sayın dem-traK ona da nankör diycen mi?

Hem ne demiş Nazım usta, "siz vatanperverseniz ben vatan hainiyim". Ben de diyorum ki, "koyunluk, `abi`nin dediğine hep kafa sallamaksa sadakat, ben nankörüm. Kalsın sizde sadakat. Demek senin gördüğün "Azeri kardeşlerin" çoğu koyunmuş, beni katma oraya lütfen. Benim tanıdığım o kadar çok "nankör" azeri kardeşin var ki. Sevgiler gönderiyorum onlara...

Ha az kaldı unutuyordum. Emin ol evrimin e-sinden haberi olmayan biyoloji hocalarıdır kesin beni bu güzül konumlara getiren. Allahtan anlattıklarının safsata olduğunu ta o zaman anlamışım da kulakardı etmişim, şimdi iyi kötü biyoloji denen bilimi biraz anlayabiliyorum. Allahtan mi onu da bilmiyorum ya..

Hayatınızı sorgulayabildiğiniz günler dilerim.

Araz Zeyniyev said...

Abbas Babayevin

yorumu:

Araz, sen ishinde ol, bu monqollara cox fikir verme! bunlar azerbaycan turklerinin "qoyun" turunden olanlarini severler. Turkiyede qoyun otaranlari getirib bize "abi" elediler, hele onlar da bizim elimize tapichka cirpirdilar. onlarin meqsedi kimise elmli elemek deyildi, meqsedleri konkret olaraq misyonerlik idi. Men shexsen o baximdan minnetdaram ... Read Moreki, dinimi oyrenmeyime komek edibler, amma men bugun geldiyim seviyyeni qetiyyen onlara borclu deyilem! hele o qoyun otaran abilere hec deyilem (iclerinde kefiyyetli adamlar da olub, onlarim hakkini yemek istemirem). Tarix oxusalar gorerler ki, quldarlar da oz qullarini yedirib icirirdiler, qalmalari ucun yer verirdiler yeni mueyyen menada onlarin qaygilarina qalirdilar, amma meqsedleri hemin qullari istismar idi, sual - hemin qullar quldarlara qarshi usyan etdikde nankor sayilirlar! istismar da ki maddi ve fiziki de ola biler, menevi ve qeyri-maddi de ola biler! meni istismar elemek isteyenin mennen teshkkur gozlemesi en azi HEYASIZLIQDI!

Unknown said...

Ne qeribedir ki, o esnaflarin hesabina oxuyub qurtarib, her ishin bittikden sonra "AKILLI CIKMISSIN". Bele ki yanlish yolun yolculari idilerse niye ishin isin evvelinden etiraz etmedin? Yoxsa serf elemedi :) indi agilli agilli danisirsan saf kardesim.
Bence qoyunluq donemi esil indi bashlamish sende. Geldiyin "GUZEL" konumun ALLAHtan mi, yoksa biolojidenmi ayirt etmeni dilerim...