Sunday, November 16, 2008

Agape mi eros mu?


Son zamanlarda bir arkadaşımdan arakladığım film arşivinden rastgele, ismi hoşuma giden yada tanıdık gelen yönetmenlerin filmlerini izlemeye başladım. Ve izleyip sonra üstüne bir iki laf etmek geldi içimden. İşte başlıyorum.

L' Amour à mort, yönetmeni Alain Resinais olan bir fransız filmi. Fransızca bilmeye gerek yok, filmin adı aşk ve ölüm. Sıradışı bir film. Arada yağan karımsı nesnelerle bölünmüş "ilahi" bir aşk hikayesi. Aşkı, hayatın anlamını sıkça sorgulamaya başladığım bu günlerde ruhi haliyeme cuk diye oturdu bu seyir. Düşündürdü dolayısıyla.

Aşkı için hayatından vazgeçen bir kadın. Bütün filmi böyle özetlerdim ben. Yada soru şekline çevirelim bunu? Aşkı için insan hayatından vazgeçer mi? Ve bu ne kadar anlamlı? Filmde şöyle bir diyalog geçiyor. Bible uzmanı olan arkadaşımız, agape ve eros kelimelerinin köklerine dair bir maruze veriyor. Diyor ki, iki türlü aşk vardır, daha doğrusu yunancada aşk için iki kelime vardır: agape yani karşılıksız aşk, onun için aşk, kendimiz için değil. bir de eros, ki kendisi karşılıklı aşk anlamına gelmektedir. Ancak günümüze gelen İncillerin kaynağı latin dilleri olduğu için sadece eros kelimesi kalmıştır, çünki agape için karşılık yoktur latin dillerinde. Oysa gerçek aşk, incildeki aşk, tanrıya aşk agapedir, eros değil. İşte filmimizin kahramanı, adı lazım değil, agape yaşamaktadır.

Ben öyle düşünmüyorum arkadaş. İnsan bencil varlıktır, ego denen bir şey vardır. Başkası için sevemeyiz. Kendimiz için severiz. Tıbbi olsun, ruhsal olsun nerden bakarsan bak sağlıklı olan kendimiz için sevmemizdir. Sadece sağlıklı olan değil, gerçek olan da budur. Sadece abartıp sevdiğin kişiyi kendi egonun altına sokmaya çalışmayacaksın. Onun kendisi gibi seveceksin.

Filmin kousunun dışına çıktık galiba. Biraz dağınık oldu ama idare ediverin işte.